Last updated on 25 Aralık 2023
Çocuklar… Sessiz olun… Çünkü siz şu anda konuşurken, dünyada yüzlerce masum çocuk ve sivil insan ölüyor!
Kutsal kitaplar ve son ilahi kelam olan Kur’an, ilk insan Hz. Adem’in hikayesinden bahsederken, Habil ve kardeşi Kabil’in hikayesini de anlatır… Çünkü yeryüzünün ilk cinayetidir bu olay ve ilk katildir Kabil…
O günden bugüne insanoğlu, bahanesi ne olursa olsun insan öldürmeye, haksızlık yapmaya, gasp ve yağmalamaya hep devam etti…
Sonu gelmeyen çatışmalar, bitmek bilmeyen kin, hiçbir zaman azalmayan hırs… Durmaksızın süren savaşlar, göz göre göre sivil insanların, genç, yaşlı, çocuk, kadın demeden hayatlarının ellerinden alınması, büyük katliamlar… Şeytanı bile hayrete düşüren gözü dönmüşlükler ve zulümler…
Hep devam etti…
10 Aralık, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği 10 Aralık 1948 tarihinden beri kutlanan gün…
Peki 1948’den bu yana birçok ülkenin kabul ettiği ve evrensel olarak nitelendirilen bu bildirideki haklar, gerçekte ne kadar korunuyor?
Sorsak mesela, 1948’den sonra Afrika’da kaç çocuk sıtma ve benzeri bulaşıcı hastalıklardan dolayı bu dünyaya gözlerini yumdu?
1990’lı yıllarda Sırplar, kaç Boşnak çocuk ve sivil halkı hunharca katledip toplu mezarlara koydu?
Doğu Türkistan’da, kaç masum soydaşımız ve kaç masum yavrumuz Çin’in kamplarında zulüm ve işkenceyle ölüme terk edildi…
Afganistan’da, Pakistan’da, Myanmar’da kaç çocuk ve sivil, yaşama hakları elinden alınarak kara toprağın oldu?
Irak ve Suriye’deki savaşlar ve çatışmalar, kaç çocuğu ve sivili canından, ana-babasından, evinden ve yurdundan etti?
Ve dünden bugüne hiç dinmeyen sızımız, Filistin… Onlarca yıldır, ellerinde sopalar ve taşlar, evine kirli postallarla ayak basılmasın diye direnen Filistinli yavrulara tanklarla, otomatik silahlarla karşılık veren İsrail askerleri, kaç masum çocuğu, kaç mazlum anneyi, kaç savunmasız yaşlıyı yaşamdan kopardı?
Oysa ne diyordu Evrensel Bildiri?
Madde 1: “Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.”
Madde 2: “Herkes ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu bildiride açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.”
Madde 3: “Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.”
Madde 5: “Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.”
İnsanlığın son 50 yılda bilimde, teknolojide, sanayide ve sosyal yaşamda kat ettiği büyük ilerleme ve gelişmelere rağmen, günümüzde kin ve nefret ile harlanan savaşların hala devam ediyor olması, masum insanların ve özellikle çocukların hayatlarının ellerinden alınması, hastanelerin, ibadethanelerin ve sivillere ait binaların bombalanması, insanoğlunun vahşi, bir o kadar acımazsız ve zalim yanını gözler önüne seriyor…
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde, artık çocuklarını öpüp koklamaya doyamayan annelerin göz yaşlarını konuşmamalıydık… Savaşlardan, katliamlardan bahsetmemeliydik…
Bu önemli günde, İsrail’in iki ayda binlerce masum çocuğu ve sivili katledişine dünyanın kör, sağır ve dilsiz kalmasını izlememeliydik…
Bir dünya düşlüyoruz, zalimlere ve zulümlerine asla boyun eğmeyip, sesini gür çıkaran…
Bir dünya düşlüyoruz, tüm inanç sahipleri gibi Müslümanların da yaşam hakları olduğunu savunan ve bunun gereğini yerine getiren…
Bir dünya düşlüyoruz, çocukların tanklardan ve silahlardan korkmadan, hayatı doyasıya mutlu ve umutlu yaşadığı…
Bir dünya düşlüyoruz, annelerin gözlerinde yaş yerine umudun, masumların hayatlarında acı yerine huzurun bulunduğu…
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde, insanların ve tüm çocukların yaşama haklarının gerçek anlamda garanti altına alındığı, mavi bir gökyüzünün altında insanca yaşamayı düşlüyoruz…
Ve siz, gençlerimiz, geleceğimizin aydınlık yüzleri…
Her bir gencimizin, insan hak ve hürriyetlerine saygılı, insani tüm haklarını bilen ve haklarına sahip çıkan, fikri hür, vicdanı hür bir fert olmasını düşlüyoruz…
Son sözlerimiz, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ten olsun…
“İnsan hakları doğmakla kazanılır, beklemez. İnsana yakışır, insanca bir yaşam içindir.”
“Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.”
Çocuklar… Sessiz olmayın… Yüreğinizle, dilinizle, kaleminizle dünyadaki tüm mazlumların sesi olun… Eşsiz çığlığınızla insanca yaşamanın her çocuğun ve masumun hakkı olduğunu haykırın… Hep gülün, mutlu olun; ama bu gece başınızı yastığa koyarken Filistin’de ve dünyanın dört bir yanında zulüm gören, katledilen kardeşleriniz için duanızı göz yaşlarınıza ortak ederek uyuyun…
Sevgiyle kalın…
İlk Yorumu Siz Yapın